Adsense

Blog Arşivi

Sağlıklı Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlıklı Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hemoroid Belirtileri

Hemoroid Belirtileri
Hemoroid , makat bölgesindeki damarlı dokunun genişlemesi ve sarkması ile karakteristik bir bağırsak hastalığıdır. Hastalıkta bu bölgede bulunan damarlı yapı şişer , dışarı doğru sarkar , kan göllenerek dışkı çıkışını zorlaştırır. Zamanla yapının tahriş olması, kanlanması hastada ağrı , sancı , kanama ve kaşıntı meydana getirir. Toplumda yaygın olarak görülen bir rahatsızlıktır. Çeşitli tedavi şekilleri vardır. Genelde ilerleyen yaşlarda görülme sıklığı artar.

Hemoroidin nedenleri arasında başta kabızlık , fazla ıkınma , gebelik, kötü beslenme , yaşla birlikte metabolizmanın yavaşlaması ve fiziksel hareketin azalması , genetik , meslek gereği fazla oturmak gibi sebepler vardır.

Kabızlık başlı başına hemoroid nedeni olabilir. Lifli gıdalardan yoksun diyet , yetersiz sıvı alımı , dengesiz beslenme , hareketsiz yaşam Ya da tuvalet ihtiyacının ertelenmesi kalın bağırsak fonksiyonlarının bozulmasına ve dışkının sertleşip kurumasına neden olur. Bu durumda sert ve kuru dışkı normal düzeninde bağırsaktan çıkamaz. Kişi daha fazla ıkınmak zorunda kalır. Bu da makat bölgesine fazla basınç uygulanmasına neden olur. Oluşan basınç bu bölgedeki damarların genişlemesine , kan akışının bozulmasına ve orda kan göllenmesine neden olur. Böylece makat ağzındaki dokular şişer ve dışkının çıkmasını engellemeye başlar. Kişi daha fazla ıkındıkça ordaki dokular tahrip olur , ağrı , kanama ve çeşitli ülseratif yapılar oluşur. Bu da kişi için oldukça sıkıntılı , acı veren ve normal hayatını etkileyen olumsuz bir hal alır.

Gebelikte de yine makat bölgesine yapılan basınç miktarı arttığı için hemoroid oluşabilir.

Hemoroid hastalığında ağrı, şişme , enfeksiyona bağlı akıntı, kaşıntı çok rahatsızlık verecek boyutlar alır. Bu nedenle bu tip durumlarda doktora muayene olunması , gerekli önlemlerin alınması ve tedavilerin yapılması gerekir. Günümüzde biliminsanları tarafından çeşitli tedavi şekilleri açıklanmış ve uygulanmıştır. Sonuçta en etkili tedavi şekli cerrahi müdahaledir . Yalnız müdahalenin fazla ağrılı olması hastaları diğer tedavi yöntemlerine itmektedir. İğne ile tedavi Ya da bant ligasyonu ( boğma yöntemi ) gibi tedaviler kolay uygulanmakla birlikte bu yöntemlerde de nüks etme oranı yüksektir. Bu nedenle kişiler sağlıklı durumlarına geri dönebilmek için uzman görüşleri doğrultusunda hareket etmeli ve kendisine uygun tedaviyi seçmelidir.

Hemoroidden korunmanın bazı yolları vardır.
-Dengeli ve düzenli beslenmek gerekir.
-Bol sıvı gıda almak gerekir.
-Fiziksel aktivitenin yeterince olması gerekir. Özellikle bacakların hareketi bağırsak hareketlerini destekleyen bir uygulamadır. Karın kaslarının güçlü olması da bağırsaklara faydalıdır.
-Çok ağır yük kaldırılmamalıdır.
-Lif açısından zengin bir diyet uygulanmalıdır.
-Yemeklerede bol sebze ve meyve menüsü olmalıdır.
-Sıvı yağ kullanmaya özen gösterilmelidir.
-Stresten uzak bir yaşam sürmeye özen gösterilmelidir.
06:41 | 0 yorum | Devamını Okuyun ...

Hepatit B Tedavisi, Aşısı

Hepatit B Tedavisi, Aşısı
Hepatit B nedir
Hepatit B, karaciğeri hedef alan ciddi ve çok bulaşıcı bir hastalıktır. Hepatit B virüsünün 2 Milyar dolayında insanda bulunduğu tahmin edilmektedir. En sık karşılaşılan ölüm nedenleri içerisinde 9. sıradadır. Hepatit B AIDS'den çok daha bulaşıcıdır.

Hepatit B Nasıl Bulaşır
      - Kan yoluyla,
      - Cinsel yolla,
      - Tükürük ile,
      - Anneden çocuğa geçerek bulaşır.

Hepatit B'nin bulaşmasını önlemek için iğne, kesici aletler, diş fırçası vb.lerini ortak kullanmamak gerekir. Cinsel yolla kolaylıkla bulaştığı için meşru aile hayatının dışına çıkmamak en uygun davranış olacaktır. Anne adaylarının da Hepatit B testi yaptırmaları, virüsün çocuğa geçmesi riskinin önüne geçmek için önemlidir.

Eğer anne taşıyıcı ise doğumdan hemen sonra çocuğa yapılacak Hepatit B aşısı ile çocuk bu hastalıktan korunabilir.

Hepatit B'den korunak için Hepatit B aşısı en etkili yöntemdir. Tam koruma için 3 kez aşı olmak gerekir. Fakat her durumda aşı yapmak uygun değildir ve doktora danışılmalıdır.

Hepatit B hastalığına yakalananların hem kendi sağlıklarına dikkat etmeleri ve tedavi olmaları gerekir hem de virüsü çevresindeki insanlara bulaştırmamak için çevresindekileri ve kendini bilinçlendirmeli ve virüsün bulaşmasını önleyecek tedbirler almalıdır.

Hepatit B virüsünün bulaşmasını önlemek için alınabilecek temel önlemler şöyle sıralanabilir:
      - Hepatit B virüsü taşıyanlar kan vermemelidir,
      - Yaralar ve kesikler kapatılmalıdır,
      - Diş fırçası, traş bıçağı, tırnak makası vb.leri ortak kullanılmamalıdır,
      - Gayri meşru ilişkiden kaçınılmalıdır,
      - Her türlü kan lekesine karşı önlem alınmalıdır, kan bulaşmış giysiler özel olarak yıkanmalıdır,
      - Hastanın eşi ve aile üyeleri gibi aynı ortamı paylaştığı kişiler Hepatit B aşısı olmalıdır.

Hepatit B Belirtileri
Aşırı halsizlik ve yorgunluk hissi, iştah kaybı, bulantı, kusma, deride ve gözlerde sararma, idrar renginde koyulaşma, karın ağrısı, karaciğer bölgesinde hassasiyet olarak sayılabilir.

Hepatit B Tedavisi Kısa Süreli (Akut) ve Uzun Süreli (Kronik) bulaşmaya göre farklılık gösterir.

Akut devredeki Hepatit B için kullanılan özel bir tedavi yoktur. Daha çok evde uygulanabilen tedavi yöntemleri uygulanır. Bu tedavide amaç hastalığın yayılmasını önlemek ve şikayetlerin azaltılmasını sağlamaktır. Bu tedavi döneminde özellikle karaciğeri rahatsız edecek ilaçlar kullanılmamalı,alkol kesinlikle tüketilmemelidir.

Kronikleşen hastalar için ise ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Kronik hepatit B sonucu ortaya çıkabilecek karaciğer yetersizliği, siroz gibi durumlarda hastalara karaciğer nakli gerekebilir.
Bu nedenlerle, Hepatitten en etkili korunma yöntemi olan Hepatit Aşısı çok önemlidir. Fakat virüsü taşıyanlara ve aktif durumdaki hastalara yapılamamaktadır.
06:35 | 0 yorum | Devamını Okuyun ...

Uzmanlar Anne sütü kansızlğı engelliyor diyor

Uzmanlar Anne sütü kansızlğı engelliyor diyor
Anne sütünde kansızlığa karşı yeterince demir olduğunu söyleyen uzmanlar, anne sütü ile beslenen bebeklerde kansızlığın görülmeyeceğini ifade ediyor.

Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan, bebeklerdeki kansızlığın temel sebebinin, bebeğin anne sütü almaması ve demirden eksik gıdalarla beslenmesi olduğuna dikkat çekti.

Dr. Özcan Akan, kansızlığın belirtisi olarak süt çocuklarında huzursuzluk, davranış değişiklikleri, iştahsızlık, uykusuzluk veya normalin üzerinde uyuma gibi belirtiler görülebildiğini açıkladı. Dr. Akan, daha büyük çocuklarda ise kansızlık belirtilerinin yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, çabuk yorulma ve nefes darlığı gibi yakınmalar olduğunu belirtti.

"ANNE SÜTÜ BEBEKTEKİ GÜVEN DUYGUSUNU GELİŞTİRİR"

Bebekler için en iyi besinin anne sütü olduğunun altını çizen Akan, anne sütü emen bebeklerde kansızlık görülmediğini, çünkü anne sütünde kansızlığa karşı yeterli miktarda demir olduğunu söyledi. Anne sütünde, bebeğin büyümesi için gerekli olan maddelerin inek sütündekinden daha fazla olduğunu anlatan Dr. Akan, “Anneler, bebeğin her ağlamasında onları emzirmeli. Doğumdan hemen sonra bebeği kucaklamak anne ve bebek arasında sıkı bir bağ oluşturur ve kucaklanan bebek doğal olarak memeyi bulur ve emmeyi öğrenir. Anne sütü alan bebeklerde güven duygusu gelişir, psikolojik olarak bebek daha huzurludur. Anne sütü ve doğumdan sonra gelen ilk sarı süt (halk arasında ağız olarak bilinir) bebeği ishal, öksürük, soğuk algınlığı ve diğer hastalıklardan korur. Ağız, bebeğin ilk aşısıdır. İlk günlerdeki ağız sütü azdır, ancak bebeğin tüm ihtiyacını karşılar. Bu dönemde bebeğe şekerli su, mama, inek sütü veya başka gıdalar verilmemelidir. Bu gibi ek besinlerin verilmesi bebeği hastalandırabilir ve iştahını keser.” dedi.

Sık sık emzirme ve arzuyla emzirmenin meme bezlerini uyararak süt yapımını artırdığına dikkat çeken Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan, emzirme sırasında bebeğin dik tutulmasını istedi. Yatar durumda emzirmede bebeğin genzine süt kaçabileceğine işaret eden Akan, emzirmede sadece meme başının değil, meme başı çevresindeki koyu renkli bölgeyi de çocuğun ağzına almasının sağlanması gerektiğini vurguladı. Anne sütünün, bebeğin ilk 6 ayında ihtiyacı olan her türlü besin değerine sahip olduğunun altını çizen Dr. Akan, şöyle devam etti:

“6. aydan sonra anne sütüne ilave olarak ek gıdalara başlanabilir. Anne sütünde yeterli miktarlarda vitamin, protein, yağ, demir ve benzeri maddeler vardır. Yeterli miktarda su içerdiği için, çok sıcak iklimlerde dahi ayrıca bebeğe su vermeye gerek yoktur. Ek gıdaya başlandıktan sonra anne sütü 1-1,5 yaşına kadar bebek için önemli bir enerji ve besin kaynağıdır. Özellikle bebeğin hasta olduğu dönemlerde anne sütü bebeğe rahatlık sağlar, sindirimi kolaydır ve daha iyi hazmedilir. İshal ve üst solunum yolu enfeksiyonu hastalıklarının daha kolay iyileşmesini sağlar.”
13:07 | 0 yorum | Devamını Okuyun ...

Soğuklarda cilt sağlığına dikkat edin

Soğuklarda cilt sağlığına dikkat edin
Soğuk algınlığı, grip ve zatürreden korunmak için kaşkolumuzu sıkı sıkı sarıp, eldivenimizi dahi giyiyoruz ancak bazen yüzümüzü tam olarak kurulamadan ya da saçlarımız ıslakken, başımıza bir kapşon geçirip sokağa çıkıyoruz. Oysa yüz felci en çok soğuk havayı seviyor ve kendisine dikkat etmeyenleri seçiyor. Memorial Şişli Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Abdullah Özkardeş, soğuk havalarda yüz felci vakalarındaki artışa dikkat çekerek korunma önerilerinde bulundu.

Soğuk hava yüz felci riskini artırıyor

Yüz felci, ani başlayan yüzün bir tarafındaki kasların felci ile seyreden bir hastalıktır. Beyinden çıkan 7. sinirin fonksiyonunun bozulması ile ortaya çıkar. Hastalanan kişi, yüzün bir tarafında, kaş kaldırma, göz kapatma ve ağız büzme hareketlerini yapmakta zorlandığını veya yapamadığını farkeder. Görülme sıklığı, yaşa ve yaşanılan coğrafyaya göre değişmekle birlikte, yılda 100 bin kişide 15-35 kişidir. Genç ve orta yaşlı yetişkinlerde biraz daha sık görülür. Yüz felcinin vücutta sessiz duran herpes virusunun tekrar aktif hale gelmesi ile oluştuğuna inanılır. Bu aktifleşme, sinirde enfeksiyon gelişimine, şişmeye, sıkışmaya ve nihayet fonksiyonunu yapamamaya neden olur.

Laboratuvar ve klinik gözlemlerle, herpes virüsünü tekrar aktif hale getiren faktörler şunlar:


"Fiziksel durumlar: Radyasyon, travma, vücutta başka bir enfeksiyonun olması ve soğuk hava.
Psikolojik durumlar: Sosyal stresler.
Bağışıklığın etkilendiği durumlar: Kanser, yanık, AIDS, transplantasyon, kemoterapi.

Soğuk kış aylarında yüz felci, yaz aylarına göre daha sık görülmektedir. Soğuk havaya maruz kalma, yutaktaki yapıları etkileyip, herpes virusunun aktifleşmesine neden olabilir. Gündüz ve gece sıcaklığında büyük değişimler, açık alandaki soğuk havaya uzun süre maruz kalma veya sık sık aniden soğuk alana çıkma, soğuk havada açık pencereli bir arabada seyahat etme veya açık pencere önünde uyuma, yüzdeki damarlarda kasılmaya ve daralmaya neden olarak geçici olarak az kanlanmaya neden olabilir ve sonuçta sinir hücrelerinde herpes virusunun aktifleşmesine neden olabilir.

Kaşkol ile yüzünüzü koruyun

Yüz felcinden kısmen korunmak mümkündür. Yüzün ıslak ve nemli kalması soğuğun etkisinin artmasına neden olur. Bu nedenle yüzün ve saçların iyice kurutulması önemlidir. Evde, işyerinde ve nakil araçlarında hava akımı olabilecek yerlerde bulunmaktan kaçınılmalıdır. Aşırı soğuk havaya çıkmak veya o ortamda bulunmak gerekiyorsa, soğuğun etkisini azaltacak kaşkol kullanmak gibi önlemler alınmalıdır.

Yüz felci genellikle iyileşen bir rahatsızlıktır. İyileşme sürecini hızlandıran kortizon ve anti viral ilaçları erken dönemde kullanmaya başlamak gerekir. Hastalık oluştuktan sonra da soğuktan korunmak, yüzün ve saçların nemli kalmamasına dikkat etmek çok önemlidir.
12:39 | 0 yorum | Devamını Okuyun ...

Sağlıklı Yaşam İçin Ne Yapmalı ?

Spor

Karşıma gelen bir soru idi bu. İnsanlar sağlıklı yaşam için ne yapmalı ? O zaman cevabı kısıtlı tutmaya özen göstermiştim ama şimdi biraz daha detaylı cevap vermek istiyorum. Bu cevabı okuyucular ile paylaşmanın yanında "kendime not" serisi içerisinde değerlendireceğim. İleride yazılarımı okurken sağlıklı yaşam için ne yapmak gerektiğini hatırlamak için ...
Efendim biliyoruzki insanoğlu, aksi ispatlanana kadar, kendine verilen bir adet hakkı kullanıyor. Doğuyor, büyüyor ve ölüyor. Çok basit gibi gözükse de üç kelime ile insan hayatı özetlenebiliyor ve insan hayatının ne kadar kısa olduğunu gösteriyor. İstisnalar tabii ki olabilir; bu süreçte, büyüme şansı bulamayanlar, doğma şansı bulamayanlar ve normal kabul edilen yaşam standartlarına ulaşamayanlar.
Fakat bu yazıda ben, standart bir yaşam kalitesine sahip insanın sağlıklı yaşam için neler yapabileceğini kendimce yorumlayacağım.
Klişelerden başlamak okunabilirliği kolaylaştırır sanırım.

Beslenme

Beslenme sağlık açısından çok belirleyicidir. Fakat kişi, başkasının uyguladığı değil kendisi için uygulanabilir olan beslenme şekillerini uygulamalıdır.
Genetik nedenlerle, çevresel faktörlerle veya beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olarak kişilerde çeşitli sağlık problemleri meydana gelebilir. Bunun çözümü moda beslenme önerileri değil uzman kişiler tarafından kişiye özel olarak yapılan testler sonucu şekillenecek yöntemlerde gizlidir. Ünlülerin uyguladığı, televizyonda reklamı yapılan, bir kişiye yönelik verilmiş olan veya ilaçlı yöntemlerle uygulanan çözümler beklenmedik sonuçlar doğurabilir!
Sağlıklı yaşam için beslenme önemlidir. Tek taraflı beslenmemek ve zengin içeriği olan besinler tüketmek önemlidir. En önemlisi ise sağlığınızı etkilemeyecek bir menü oluşturmak için konu uzmanlarından bu konuda yardım istemek gerekir.
Günümüz koşullarında dört kişilik bir ailenin evine alabileceği beslenme ürünleri bellidir. Bunlar ile ne kadar sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir ayrı bir çalışma konusudur. :)

Spor

Spor vücudun zinde olması, besinlerin sindirilmesi, kemiklerin güçlü kalması ve vücudun iç dinamiklerinin doğru çalışması açısından önemlidir.
Spor yapmak için çok miktarda para harcayıp spor merkezlerine gitmeye gerek yoktur. Zaten bu merkezleri kullanabilecek kişilerin standart bir yaşam sürdüğünü söylemek pek mümkün değildir. :) Ancak uygun fiyatlı yerlerde, eğer bulunabilirse, yine uzman kişiler nezaretinde vücudunuzun kaldırabileceği sporları yapmak uygun olacaktır.
Tabiiki bu merkezlere çeşitli nedenlerle gidemeyecek kişiler için de spor alanları yaratılabilir. Örnek olarak açık yürüyüş parkurları, parklar, vs. Buralarda yapılan yürüyüşler, hafif koşular ve, eğer var ise, temiz hava yeterki olabilir. Benzeri şekilde merdiven çıkmak ve inmek doğal sporlarımızdandır. Çeşitli programlarda ve yayınlarda gösterilen hareketleri yapmadan önce bu hareketleri yapmamızda bir sakınca olup olmadığını uzmanlara danışmamız gerekemektedir. Durduk yere kendinizi sakatlamanın bir alemi yok değil mi ? :D
Dikkat edilmesi gereken vücudumuzun limitlerini bilmek ve bunları aşmadan vücudumuzu çalıştırmaktır.

İş Hayatı

Yoğun bir iş hayatımız olabilir. Ama öncelikle işimiz olduğu için mutlu olmamız gerekir. :D
Günümüzde teknolojininde devreye girmesi ile kişisel performans gibi değişik parametreler iş hayatında devreye girer oldu. Bu kişileri zaman zaman strese sokabiliyor. Ek olarak işsız sayısında fazlalık ve artan beklentiler bu stresi körükleyebiliyor. Çoğu çalışanın yeri garanti değilmiş bir hava yaratılıyor. Doğru da olabilir.
Ancak siz, işinizi sevdikten ve yaptıklarınızdan emin olduktan sonra bir problem yoktur, olmamalıdırda. Tabii kaç kişi işinden memnun, kaçı işini severek yapyor, kaçı yaptığından emin bu sorular yazımızın konusunu biraz aşıyor. :)
Biliyorum ki istenilen işte, severek ve isteyerek ve hatta yaptıklarımızdan emin olarak çalışmak biraz ütopik. Ancak sağlığımız için iş ortamımızdaki stresi ve sıkıntıyı azaltman durumundayız. Eğer tam istediğimiz gibi bir iş bulamıyorsak, aslında bulsak bile, işimizi sevmeliyiz, yaptıklarımızdan emin olmalıyız. İş ortamımızda bizi sağlıksızlığa sürüklemeyecek bir ortam oluşturmalıyız. Stresi, sıkıntıyı, yoğunluğu, tartışmaları kaldırabileceğimiz sınırların üstüne çıkarmamalıyız.

Ev Hayatı

Evimiz limanımız olmalı. Okyanuslarda dalga ve fırtınalarla boğuştuktan sonra limana sığınan bir gemi misali. Ancak bu liman dertleri, sıkıntıları, üzüntüleri, stresi aktaracağımız bir liman olmamalı!
Evde sakinleşmeli insan, durulmalı, dinlenmeli, dinlemeli.
Ne kadar problem, sıkıntı, sorun olsa da evde bunlara en azından sakin ve umutla yaklaşmalı. Ev sakinlerine yansıtmadan, paylaşarak ama onları boğmadan. Bir de uyku önemli, belirli bir saat değil, yetecek kadar, dinç uyanmaya imkan verecek kadar. Belki gün içerisinde ara ara ve düzenli bir gece uykusu önemli ...

İlişkiler

İlişkilerde paylaşımcı olmak her zaman kişi üzerindeki yükü azaltır. İkili ilişkiler samimi olmak, dostlar edinmek, dertlerin paylaşılabileceği kişilerin olması iyidir. Ancak dönemlik olmamalıdır bu ilişkiler. Dostluklar mevsimlik olmamalıdır, bence ...
Bir elin nesi var iki elin sesi var sözünun boş olmadığını kantılamalı insan kendine.
Çıkarların ve gizli hedeflerin değil dostluğun olduğu ilişkilere öncelik verilmeli.
Katılımda bulunmalı ilişkilerde insan. Bu sayede gelişime de yardımcı olacaktır. Mesela günlüğümde yazdıklarıma yorumlarınla katılabilirsin ara ara :D

Stres

Stres uzak durulması gereken bir şey. Şey. Saatin hızlı akmasını, günlerin çabuk bitmesini, saçların beyazlamasını sağlayan şey.
Stres ele geçirmemeli insanı. İnsan sağlığı için en önemli tehditlerden biridir çünkü ...

Hayal Kurmak

Bence en önemlisi hayal kurmak. Ulaşamayacağınızı bilsenizde hayal etmek. İstemek. Saplantı boyutuna asla yaklaştırmadan gün içerisinde 10 dakika hayal dünyasına dalmak. Umutların olması ve/veya insanları neşelendiren, ümitlendiren hayallere dalmak bence itici bir güç oluyor zaman zaman ...

Hedefler

Hedefleri olmalı insanın. Ama bu hedefler iyi belirlenmeli. Ölümcül bir hırsla değilde hevesle ulaşılacak hedefler olmalı bunlar. Ulaşıldığında mutlu edecek belki de hayalleri gerçek kılacak hedefler olmalı bunlar.
Kimseye basılıp geçilmemeli bu hedeflere ulaşmak için. Kimse kullanılmamalı. Kimsenin iyi niyetinden veya saflığından faydalanılmamalı ...

Açık Olmak

Kendine açık olmalı insan. İtiraf edebilmeli sıkıntılarını problemlerini. Gerektiğinde yardım almaktan çekinmemeli. Kaçmamalı gerçeklerden ...
Sağlik,Sağlıklı Yaşam İçin Ne Yapmalı,Sağlıklı Yaşam,Spor,Beslenme,İlişkiler
02:54 | 0 yorum | Devamını Okuyun ...